Çocuk sahibi olmak isteyen bir çiftin 1 yıl boyunca korunmasız cinsel ilişkiye girmesine rağmen gebe kalamama durumuna kısırlık denmektedir. Birincil yani primer kısırlık, ikincil yani sekonder kısırlık olarak ikiye ayrılmaktadır. Fekundabilite 1 yıl boyunca bir kadının gebe kalma başarısı yüzdesi demektir.
Fekundabilite üreme çağı olarak tanımlanan 20-30 yaş arası yüzde 20 ‘lerde iken, 32 yaşa varıldığında bu oran yüksek hızda düşmeye başlar. 40 yaşına gelmiş bir kadının azalan yumurta kapasitesine bağlı yüzde 1-2 ‘lere kadar düşmektedir. Bu demek oluyor ki 30-35 yaş arasında çocuk istemi var ise tamamlanmalıdır.
Bir kız embriyonun anne rahminde iken yaşamı boyunca kaç kez yumurtlayacağı ve ortalama ne zaman menopoza gireceği yumurta kapasitesi bellidir. Tabi ki beslenme ve sigara kullanımı ile menopoz yaşını geriye çekmektedir.
Doğuştan çocuk sahibi olunamaması farklı bir durumdur. Gebelik oluşması için rahim, rahim ağzı, spermin rahim yolunu sağlayan vajina yapısı ve devamlılığı tam olmalıdır. Rahim ve vajinanın oluşmadığı MRKH- vajinal agenezi hastaları doğuştan çocuk sahibi olamamanın çözüm bulunamayan hasta grubunu oluştururlar. Rahim nakli bir yol olsa da hayati organ nakli olmadığı için etik tartışma konusudur.
Diğer bir yol ise; taşıyıcı anne ile çocuk sahibi olunmasıdır. Yumurtalıklar mevcut olduğu için kendi genetiğinden çocuk sahibi olması mümkündür. Maalesef ülkemizde taşıyıcı annelik yasal bir uygulama değildir ve yapılamamaktadır.
Diğer bir grup sex gonadların yani yumurtalıkların olmadığı turner sendromudur. Bu hasta grubunda yumurtalıkların olmaması kendi genetiğinde çocuk sahibi olunmasını engeller.
İnfertilite 1 yıl korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebe kalamama ya da gebe kalınmış ise gebeliğin devam etmemesi durumuna denmektedir. İki başlıkta ele alırsak: gebe kalamama ve gebeliğin ilerlememe durumu olarak söylenebilir.
Kalıtımsal olarak sperm olmadığı durumlarda ve testislerin yokluğu durumunda ne yazık ki tedavi mümkün değildir. Sonuç olarak kendi genetiğinden çocuk sahibi olamaz. Ancak; Türkiye ‘de henüz yasal olmayan sperm bağışı ile çocuk sahibi olmak mümkün olmaktadır.
Azospermi ya da oligospermi de TESE denilen testis biopsisi ile çocuk sahibi olmak mümkündür.
Sperm hareket azlığı ve sperm şekil anomalisinde çoğu kez ejekulasyon ile örnek verilip tüp bebek yöntemi ile gebe kalınabilir.
Bazı varikosel ve hidrosel vakalarında testislere yapılan cerrahi düzeltme ile sprem kalitesi normale döner ve gebelik oluşumu gözlenebilir.
Bir yıl boyunca korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebe kalınamadığı durumda kadın ve erkeğe bazı temel testler yapılmalıdır.
Kadınlarda:
Erkeklerde:
Kadın ve erkekte bu temel testler yapıldıktan sonra aksaklık olan yere göre tanı tedavi planlanması başlanır.
Hamile kalınamadığında yapılan ilk basamak testler genellikle adetin farklı günlerinde planlanır ve belirli bir süreç içinde tamamlanır. Adetin 2. ya da 3. günü hormon profili için kanda ölçüm yapılırken, aynı dönemde transvaginal ultrason ile rahim, yumurtalık ve tüplerin değerlendirilmesi gerçekleştirilir.
AMH testi ise adet döngüsünün herhangi bir gününde uygulanabilir. Adet siklusunun ilerleyen günlerinde ise renkli rahim filmi (histerosalpingografi) yapılır. Erkek için 3 günlük cinsel perhiz sonrasında spermiyogram testi istenir. Tüm bu değerlendirmeler genellikle adet kanamasının bitiminden sonraki 1–2 gün içinde tamamlanmış olur ve böylece adetin yaklaşık 10–12. günlerinde ilk basamak testler sonuçlanır.
Tekrarlayan düşüklerin sık sebeplerinden bir tanesi genetik anormallik bulunan embriyonun gelişimini sürdürememesidir. Tüp bebek planlanıp PGD yöntemi ile sağlıklı genetik yapıdaki embriyo yerleştirilerek sağlıklı bebek doğumu sağlanabilir.
Diğer sık sebebi de rahim anormallikleridir. Yapısal ya da kazanılmış olabilir. Yapısal anormallikler; perde, polip gibi engel teşkil eden durumlarda histereskopi ardından yapışık önleyici jel takviyesi ile lokal olarak tedavi edilir. Ayrıca geçirilmiş enfeksiyon ya da asherman denilen küretaj sonrası yapışıklıklarda rahim içinden histereskopi ile tedavi edilir.
Pıhtılaşma bozukluğu yani protein eksikliklerine bağlı fazla pıhtılaşmada terkarlayan düşüklerin diğer bir sebebidir. Kan testleri ile eksiklikler saptanıp; sipesifik kan sulandırıcıları ile tedavi edilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; fazla pıhtılaşma bebeğin oksijen kapasitesini kılcal damarları tıkayıp azaltacağı için doğuma kadar kan sulandırıcı takviyesi yapılmalıdır. Bu takip- tedavi yapılamaz ise gelişme geriliği ve serebral palsi denilen engelli bebek doğumu olabilir.
Hormon özellikle progesteron eksikliği tekrarlayan düşüklerin %10-15 sebebidir. Progesteron rahim duvarını bebeğin yerleşmesine uygun kalınlığa ve kanlanmaya getirir. Kan test, ; adetin 21. Günü progesteron yeterlilik düzeyine bakılarak ilk gebelik günleri itibari ile progesteron replasmanı ile sorun giderilir ve sağlıklı embriyo oluşumu sağlanır. Ayrıca diabet, LH yüksekliği, insulin direnci gibi durumlar tekrarlayan düşüklerin diğer sebeplerindendir. Anormallik saptanıp uygun medikal tedavi ile sağlıklı gebelik elde edilir.
Ayrıca sebebi bilinmeyen infertilite tüm grupların % 1o ‘ unu oluşturur. Tüm tedavilere ve 1-3 yıl gebelik denemesi olmasına rağmen gebe kalamama durumunda tüp bebek yani İVF iyi bir seçenek gibi gözükmektedir. Sebebi bilinmeyen kısırlıkta tüp bebek başarı oranları % 50 - % 70 arasında oldukça yüz güldürücüdür.
Tekrarlayan düşüklerde strese bağlı kortizon yükseleceği için; embriyo tutunmasını azaltır. Özellikle psikolojik destek, kaygı ve stresin azaltılması ve anne adayına destek olunması çok önemlidir.
35 yaş altında bir kadında 1-3 yıl gebelik denemesine rağmen gebe kalınamama durumunda kısırlık ön tanısı ile hekime başvurmalıdır. Ancak öncelikle yukarda bahsedilen ilk testler tamamlanmalı, yapısal rahim anormallikleri, pıhtılaşma ve hormon sorunları ekarte edilmelidir. Eğer medikal ya da cerrahi tedavi ile kendiliğinden gebelik oluşacak ise önce bu tedaviler planlanmalıdır. Bunlara rağmen gebe kalınamadığı durumda tüp bebek tedavisine başvurulmalıdır.
35 yaş üstü yumurtalık rezervi azaldığı için; genel tanı tedavide bir anormallik ya d tedavi edilmesi gereken durum çıkmamış ise 1 sene gebe kalamama durumu tüp bebek tedavisine başvurmak için yeterlidir.
Kısırlık; eve sağlıklı bebek götürememe durumudur.
Eve sağlıklı bebek getirme amacı ile yapılan tüp bebek başarısı kalp atımı oluşana kadar olan orandır. Kalp atımı oluştuktan sonra embriyonun fetusa büyüyüp doğuma kadar geçen sürede detaylıca takip edilmeli ve dikkatli olunmalıdır.
Tüp bebek tedavisi çift başvurusu ile yapılmadır. Ülkemizde resmi olarak evli olmayan çiftlere embriyo oluşturma amaçlı tüp bebek tedavisi yasal değildir. Ayrıca; yumurta ve sperm donasyonu da yasalara göre suç sayılmaktadır. Bu durumda kadın ve erkeğin sağlıklı yumurta hücreleri bir araya getirilerek embriyo oluşturulur. 3. ya da 5. gün embriyosu rahim hazırlandıktan sonra rahim içine yerleştirilir. Bu amaçla hormon tedavisi ve kan sulandırıcı tedaviler yapılmaktadır.
İVF tedavisine başvuran kadın ve erkeğe değerlendirme testleri yapılır. Kadına; hormon ve pıhtılaşma testleri, hepatit ve diğer bulaşıcı hastalıkların bakılması, yumurtalık hacminin ultrason ile ölçülmesi, AMH testi ve rahim filmi değerlendirmeleri yapılır. Erkekte ise genel testler, spermiyogram gerekli durumlarda testis ultrasonu yapılır. Tüm bu test sonuçları bir arada değerlendirilip hormon tedavisi başlanır. Tahmin 15-17 gün süren hormon tedavisinin ardından olgun yumurtalar toplanıp aynı gün ve yumurta toplama saatinde verilen sperm örneği ile birleştirilir. Hekimin kararına göre taze yani fresh ya da dondurulup daha sonra embriyo transferi yapılır. Embriyo transferi sonrası kullanmaya devam edilmesi için hormon, vitamin ve kan sulandırıcılar verilmektedir.
Eğer hastanın yaşı 35 altında ve antral yani öncü yumurta hücresi fazla ise, toplanılan yumurta sayısı yüksek ise ( 5 ) dondurulmuş embriyo transferi planlanabilir.
Eğer hastanın yaşı 35 üzerinde ise, yumurta hacmi az yani kötü yumurtalık rezervi olan hasta ise ve toplanacak yumurta sayısı 2-3 ile sınırlı ise taze embriyo transferi dondurmadan planlanır. Çünkü; dondurma işlemi için embriyo 5. Gün embriyosu olmalı, güçlü yapıda olmalı dondurup çözme işlemine dirençli olmalıdır. Aksi durumda az sayıda da olsa toplanan yumurtalar bozulacak eve sağlıklı bebek götürme olasılığı azalacaktır. Taze embriyo transferi 3. gün embriyosu ile 5. günü beklemeden, elde edilen embriyoyu riske atmadan yapılmalıdır.
Yumurta kalitesi en önemli faktördür. Yumurta kalitesi yaşla beraber azalmaktadır. 35 yaş altında tüm yayınlara göre %40-60 arasında değişmektedir. 35 ila 40 yaş arasında & 30-40, 40 yaş itibari ile başarı şansı %10-20 arasına düşmektedir. Bu sebeple 35 yaş sonrası aile planlaması ve çocuk isteminin kararı açısından önemlidir. Bazı çiftler sosyokültürel ve ekonomik faktörler sebebi ile çocuk kararı geç alınmakta bu da tüp bebek başvurma oranını arttırmaktadır.
Daha önce de bahsettiğim gibi stres ve kaygı kortizon deşarjını arttırarak embriyonun rahime tutulmasını azaltır. İVF tedavi süresince; terapi, hobilere zaman ayırmak, strese sokacak planlarda bulunmamak başarı şansını az da olsa etkilemektedir. Özellikle kadının destek alması önemlidir.