HPV çift sarmallı DNA virüsüdür. Yapı itibari ile hücre içi yerleşir ve etkisini hücre çekirdeğinden göstermeye başlar. HPV ile enfekte olmuş bir hücrede nükleus hücre çekirdeği) şişme ve iç yapıda bozulmalar meydana gelir. Her HPV hastalık oluşturmaz. HPV ‘nin oluşturduğu her hastalıkta kansere dönüşmeyebilir. Örneğin siğiller iyi huylu yapıdadır. HPV tip 6,11,40,42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81, 89 düşük riskli grup HPV çeşitleridir.
HPV tip 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 58, 59, 66, 68, 73, 73 tipleri ise yüksek riskli HPV tipleridir. Özellikle tip 18 ve 18 rahim ağzı kanserinin büyük çoğunluğundan sorumludur.
Toplumun cinsel aktif yüzde sekseninde hangi tip olduğu ortalaması olmadan pozitiftir. Bu açıdan bakıldığında kondom ve güvenli cinsel aktivite önem arz eder.
Hpv virüsü cinsel aktivite ile bulaşmaktadır. Genital tip hpv tuvalet ya da banyo teması ile bulaşmaz. Hpv' nin vücut ve hücre içine girebilmesi için mukozal hasar gerekmektedir. Cinsel aktivite sırasında oluşan küçük doku çatlaklarından hpv hücre arası boşluğa oradan da hücre içine yerleşir.
Özellikle anal ilişkide mukozal çatlak daha fazla olacağı için bulaş ve enfekte olma durumu daha fazladır. Bu bulaş yolu düşük riskli ve yüksek riskli hpv virüsleri için geçerlidir. El ve ayaklarda siğil yapan hpv tipleri de mukozal çatlaklardan bulaşır.
HPV canlı kalmak için organik ve canlı bir yapıya ihtiyaç duyar. Dolayısı ile bulaş insan teması ile olmaktadır. Yani tuvalet ya da banyoda bulunan zeminlerde hpv virüsü ile enfekte birinden sonra kullanma ile bulaş olmaz.
Hpv virüsü;
Hpv virüsü ile enfekte olmamak bu hastalıklardan korumaktadır. Dolayısı ile; hpv aşısı ve güvenli cinsel aktivite çok önemlidir.
HPV virüs enfeksiyonudur. Dolayısı ile bağışıklığın düştüğü her durum buna başka lan kanserleri dahildir hastalık oluşturma potansiyelini arttırır. Genital bölge için diğer önemli faktör sigara içmektir. Sigara içen ve hpv tip 16 ya da 18 ile enfekte olan kadınlarda rahim ağzı kanseri 30 kat fazla görülür. Özellikle hamilelikte bağışık yanıt az olduğundan siğil miktarı klinik olarak artmaktadır.
Ne yazık ki hpv bulaşım sonrası diğer virüslerde olduğu gibi bulgu vermez. Akıntı, ateş, kırgınlık gibi semptomları yoktur. Hasta ancak kontrollerde ve testlerde durumun farkına varır. Yüksek riskli hpv bulaşım sonrası rahim ağzı kanseri öncü lezyonu yapma süresi 3 ila 5 yıldır. Bu açıdan rutin kontrollerde hpv taraması çok önemlidir.
Erkeklerde maalesef hpv virüsü lezyon oluşturmadan varlığı anlaşılmamaktadır. Ancak üretral sürüntüden alınan örnekte yüzde 80 olasılıkla hpv virüsünün varlığı gösterilebilir. Yani testin güvenilirliği yüzde 80 civarındadır. Bu demek oluyor ki yüzde 20 olasılık ile hpv virüsü taşıyıcı dahi olsa testte çıkmayabilir. Erkekler genelde taşıyıcı olmaktadır. Asıl hastalık kadınlarda genital kanser ve öncü lezyonları olarak bulgu verir.
HPV'nin iyi huylu tipleri siğile neden olmaktadır. Siğil yani kondilom özellikle bağışıklık düştüğü zaman büyüme potansiyeli çok yüksek olan lezyonlar yapar. Siğil olan bir hasta da eğer yüksek riskli hpv tiplerini taşımıyor ise kanser riski yoktur.
HPV ile bulaş olduğunda lezyon oluşturmadığı takdirde herhangi bir bulgu vermez. Hpv varlığı birçok genital bölge kanseri için risk faktörüdür. Bu açıdan bakıldığında kanser olmamak adına belli aralıklarla hpv taraması ve genotipleme testi yapılmalıdır.
HPV varlığı testlerde bakılırken kesinlikle genotipleme şeklinde yapılmalı yüksek ve orta riskli hpv çeşitlerinden hangisi olduğu saptanmalıdır. Hangi hpv tipi çıkar ise ona göre tanı tedavi planlanması önemlidir.
Örneğin yüksek riskli hpv 16,18 grubundan pozitif çıkar ise kolposkopi kısa sürede planlanmalı, düşük riskli grup çıkarsa papsmear testine göre yol alınmalıdır. Hpv testi; HPV-DNA testidir. Kliniğimizde yapılan testler o gün DNA taraması sayesinde sonuç vermektedir. HPV- DNA genotipleme testi jinekolojik muayenede papsmear alınması ile aynı basit uygulanabilir bir işlemdir.
Hpv virüsünün kendisine etki eden ilacı birebir maalesef yok. Ancak çalışmalar hızla ilerliyor. Bundan 20 yıl önce hpv aşısından bahsedemezken şu an kansere karşı koruyucu hpv çoklu aşıları uygulanmaktadır.
HPV virüsü DNA virüsüdür. Birebir tedavi olmasa da vajinal jeller destekler yüzde 70 oranında virüsü ortadan kaldırabilmektedir. Firmaların bu konuda çok sayıda yayınları mevcut. Kanser yapan bu virüsün ortadan kaldırılması için bağışıklık güçlendirilmeli, cinsel aktivitede hijyene dikkat edilmelidir.
Eğer jinekolojik taramada yüksek ve orta riskli hpv pozitif saptanırsa özellikle yüksek riskli tip için papsmear normal çıksa dahi kolposkopi yapılmalıdır. Eskiden papsmear ana test iken artık reflex test haline gelmiştir. Yani HPV -DNA pozitif olması kolposkopi için yeterlidir. HPV-DNA testinin güvenilirliği yüzde 70 ila 80 arasında olduğu için papsmear testi ihmal edilmemeli aynı muayenede hem HPV-DNA testi hem de papsmear testi alınmalıdır.
Hpv pozitif hastalar yıllık kontrol edilmeli, kolposkopi yapılmalıdır. Papsmear tarama testi, kolposkopik biopsi tanı testidir.
Hpv aşısı en sık hastalık ve kanser etkeni olan tip6 ve tip 11 (kondilom -siğil yapanlar) ve yüksek kanser riski içeren tip 16,18,31, 33, 45, 52, 58 virüs tiplerine karşı koruma sağlar. Rahim ağzı, vulva, vajen, penis kanserine karşı önleyici etkisi vardır. Bir çok ulusta ulusal aşı kapsamında 9 ila 15 yaş çocuklar aşılanmaktadır. Rahim ağzı kanseri aşı ile önlenebilir bir kanserdir. Ancak aşımın 30 yaş önce yapılmış olması tam eki sağlar.
Hpv aşısı yapı olarak hepatit aşısına benzer. Yan etki oranı çok düşüktür. Genel aşılarda olan kaşıntı döküntü gibi yan etkileri vardır. Ancak görülme sıklığı binde birden azdır.
Hpv aşısı için önerilen 9 ila 15 yaş arası tüm erkek ve kız çocuklarına yapılması ve bu sayede hpv virüsü bulaşımı ortadan kaldırılarak birçok kanserin engellenmesidir. Ancak 20 ‘li yaşlarda yapılabilir. 35 yaş üstü genel bağışık yanıt azaldığından aşı yüzde 70 etki edecektir. Bu bilgiler ile tüm yaş gruplarına ve cinsel aktiflerde aşı önermekte ve uygulamaktayız.
Rahim ağzı kanseri için HPV varlığı gerekmektedir. Eğer hpv virüsü bulaşımı yok ise kanser olasılığı yoktur. Bu nedenle aşı olanlar rahim ağzı kanseri dahil birçok kanserden korunmaktadırlar.
Eğer hpv aşısı yapılış ise papsmear daha az sıklıkla da olsa yapılmalıdır. Yüksek kanserojen hpv tiplerinden korunma sağlasa da orta riskli tüm tiplerden korunma sağlayamadığı için papsmear taraması devam etmelidir.